Sağlık konusunda önemli açıklamalarıyla gündeme oturan Canan Karatay’dan yeni bir açıklama daha geldi. Karatay günde 30 40 adet zeytin tüketen birisinin hastaneye gitmek zorunda kalmayacağını ifade etti. Bakalım bu açıklamaya tepkiler nasıl olacak?
Prof Dr. Canan Karatay yine açıklamaları ile gündeme damgasını vurdu. Canan Karatay son olarak gün içinde 30 40 adet zeytin tüketen kişilerin hastaneye gitmelerine gerek kalmayacak. BESLENME üzerine hazırladığı kitapları ve adıyla anılan diyeti ile tanınan Prof. Dr. Canan Karatay, zeytin ve zeytinyağının şifa olduğunu belirtip, “Her gün 30-40 zeytin yiyen kişi hastanenin yolunu unutur” dedi. Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde, bu yıl 11’incisi düzenlenen Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Hasat Festivali kapsamında düzenlenen ‘Zeytin ve Zeytinyağı’ konulu konferansa İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay konuşmacı olarak katıldı.
ASLA KİLO ALDIRMAZ
İLGİNİN oldukça yoğun olduğu konferansta konuşmasına zeytin ve zeytinyağının şifa olduğunu belirterek başlayan Prof. Dr. Karatay, “Her bir zeytin tanesinde 5 kalori bulunuyor” şeklinde konuştu. Zeytin ve zeytinyağının iyi bir antioksidan olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Canan Karatay şöyle devam ediyor: “Zeytinyağı kilo aldırmaz.
Ekmek ve şeker tansiyonu yükseltir. Ekmek obezite sebebidir. Bol ekmek ve şeker tüketimi kalp krizi riskini artırır. Kalp krizi önlenebilir. Ancak, beslenmemize dikkat etmemiz gerekiyor. Kalp krizi bir anda gelmiyor. 20’li yaşlardan başlayan dengesiz beslenme, 40’lı yaşlarda kalp krizi riskini artırıyor. Her gün 30-40 zeytin yiyin ve bol bol zeytinyağı kullanın. Bunu yaparsanız hastanenin yolunu unutursunuz. Zeytin yaprağı çayının da bağışıklık sistemini kuvvetlendirici özelliği var.”
ZEYTİNİN SAĞLIĞA FAYDALARI
İçeriğinde kansere karşı etkili olan birçok maddeyi ihtiva etmektedir. Bu maddelerin yanı sıra A,D,E ve K vitaminleri ile kanser tümörlerinin oluşumunu engeller. Karaciğeri korur ve karaciğerin en iyi dostudur. Zeytinin tüm bunların yanı sıra sindirim sistemine, safra kesesi taşları ve sarılıkta faydalıdır. Zeytin kalsiyum kaybını engeller. Buda kemiklerin güçlenmesini sağlamakta ve yaşlılarda kemik erimesi (osteoporoz)’u azaltmaktadır. Zeytinin faydalarından biride çocukların kemik ve diş gelişimi açısından önemlidir.
İçeriğindeki E, A, D ve K vitaminleri çocuklarda sağlıklı kemik ve diş gelişimini sağlamaktadır. Zeytinyağının içeriğindeki E vitamininin insan hücrelerinin yenilenmesine katkıda bulunarak yaşlanmayı geciktirir, beyin fonksiyonları üzerindeki yıpratıcı etkisini azaltır, cildi güzelleştirir.
Medya Blog1
22 Ocak 2021 Cuma
Online yazışmalarda kullanılan işaretlerin anlamı
Bana gelen e-maillerde işaretler olur, hiçbirinin anlamını bilmem. Gereksiz bulurum. ne denmek istiyorsa açıkça yazılmalı diye düşünürüm.
Biraz huysuzum bu konuda. Öğrenmek istemiyorum ama geçenlerde gelen bir maildeki bilgiler çok hoşuma gitti. Benim gibi interneti seven ama sohbetlere pek yanaşmayanların bilgi alacağı bir yer olsun istedim.
Bu kurallar yazılı olmayan fakat uyulması sanal ortamda sorunsuz iletişimi sağlayan kurallardır.
Bu kurallara uymak kanuni bir zorunluluk değildir. Çünkü bu kuralları kontrol
edecek herhangi bir gerçek otorite yoktur. ! Ne zaman , uluslararası telif hakları ve net etik kuralları bütün ülkeler tarafından kabul edilirse , işte belki o gün , bu kurallara uymamak cezalandırılacaktır. Internet ortamındaki birçok kaynaktan derlenerek hazırlanan etik kuralları zaman içinde fazla değişmez ama yine de uyulması şiddetle tavsiye edilir.
*Internet ortamı bir çok kişi karşı çıksa da;gerçek kimliğinizi saklayabileceğiniz bir ortam olduğundan gerçek hayattan çok farklıdır.Bu yüzden bu ortamdaki davranışlarımıza dikkat
etmek zorundayız.
*Saygı,olumluluk ve nezaket en büyük dayanak noktamız olmalıdır.
*Büyük harfle yazmayın.HERKES BAĞIRDIĞINIZI DÜŞÜNMEYE BAŞLAR!
*Mesajlarınızı kısa tutun.. Kendinizi daha iyi ifade etmek için smiley ya da bir başka adıyla emoticons (emotional icons) kullanabilirsiniz.
En popüler simgelerden birkaçı :
:-) Mutlu
:-( Kırgın üzgün
:-< Öfkeli
:-o Şaşırmış
:-D Gülen
:-@ Bağıran
;-) Göz kırpan
*Yanıt yazdığınızda sadece sorunun ilgili kısmına mesajınızda yer verin. Gereksiz yere tüm mesajı eklemeyin.Hatta REPLAY (Yanıtla ) tuşunu kullanırken altta kalan ve de size gönderilen mesaji tamamen silin.
*Mesajlarınızda özel bilgilere yer vermeyin. Mesajınızı kimin okuduğunu veya kime nasıl dağıtacağını asla bilemezsiniz.
*Mail'leri "forward" yani başkalarına "ilet"irken mutlaka ve de mutlaka mailin içindeki diğer mail adreslerini SILINIZ ! . Silmemeniz kadar güvenliğe aykırı bir şey daha düşünemiyorum.
Bu bir nevî , sizin ev veya iş adresinizin , sizden izinsiz, milyonlarca kişiye dağıtılmasıyla eş değerdir. !
Mailinizin içinde , sadece sizin kendi ve de karşı tarafın adresinden başka adreslerinin olması hem çok tehlikeli , hem de çok büyük saygısızlıktır.
*Ticari ilan (spam) göndermeyin.Eğer genel kullanıma açık bir ilan panosuna (bulletin board) ya da haber grubuna yazıyorsanız , konudan ayrılmayın. Her haber grubuna reklam göndermek gibi bir hataya asla düşmeyin. Spammi ng olarak adlandırılan bu işlem size flaming olarak geri dönecektir.
FLAMING NEDIR ?
Bazen birilerini farkında olmadan kızdırabilirsiniz. Herkese açık bir ortamda , kızgın ya da kaba bir mesaj , başınızdan aşağı kaynar sular dökülmesine neden olabilir. (Bu duruma flamed denir) .Eğer siz de yanıt verecek olursanız, flame savaşları (flame war) başladı demektir. Ateşi söndürmenin tek yolu genellikle geri adım atmak ve hiç yanıt vermemektir.
*Eğer , bir haber grubuna ya da posta kutusuna reklam gönderecekseniz, konu satırında amacınızı açıkça belirtiniz. Böylece ilgilenmeyen kişiler onu açmadan kolayca silebilecektir.
*Mesaj göndermeye başlamadan önce grubu takip edin.Gruba mesaj göndermeden takip etmek ("lurking" olarak adlandırılır) grubun bakış açısı ve tarzı hakkında fikir sahibi olmanızı sağlayacaktır.
*FAQ (Sıkça Sorulan Sorular) ı okuyun .
(SSS) =FAQ = Frequently Asked Questions.
FAQ'da hem soruları, hem de cevapları bulacaksınız !
Böylece daha önce sorulmuş ve yanıtlanmış soruları tekrar gruba yöneltmemiş olacaksınız.
*Doğrudan size yanıt yazılmasını istemeyin. Sık , sık acil yanıt arayan kullanıcılar haber grubunu takip edemezler ve sorularına yanıt vermek isteyenlerin doğrudan e-mail ile
kendilerine ulaşmasını isterler.
Haber grupları tecrübeleri paylaşmak içindir. Bazıları tartışma, bazıları soru-cevap tarzında olsa da tamamında asıl amaç bilgilerin paylaşılmasıdır . Vermeden almak çok tatsızdır.
Yardım istediğiniz gibi, siz de arasıra diğer kişilerin sorularına yanıt yazmalı, tartışmalara katılmalısınız. Tartışmanın gereksiz yere uzaması durumunda, sadece o kişi ile fikir alışverişine devam edebilirsiniz.
*Binary dosya göndermeyin. Binary'den kastedilen text ( metin ) olmayan dosyalardır. Örneğin EXE uzantılı dosyalar, ZIP dosyalar, vs. Dosya almanız ya da göndermeniz gerekirse "..... isimli dosyası olan göndersin" yerine , dosyanın nerede bulunabileceğini bilen var mı? şeklinde sorun. Eğer dosya sadece bir kişiden temin edilebiliyorsa, doğrudan onunla irtibata geçin.
*Konu dışı mesajlar (off-topic) göndermeyin. Grubun ilgilenmediği mesajlar tepki almanıza yol açabilir. Konu dışı (off-topic) yazarken konunuza uygun başka haber grupları olmadığından emin olun.
*Mesaj göndermeden önce yeni gelen mesajları okuyun.Böylece daha önce yanıt verilmiş bir soruyla ilgilenmek zorunda kalmazsınız.
*Gönderilen mesajları açarken dikkatli olun. Mutlaka ve de mutlaka güncelleşmiş bir antivirus kullanın. Kendi güvenliğiniz için sık sık virüs taraması yapın. Maillere ataşlanmış EXE , BAT , PIF uzantılı dosyaları açmayın.
*Sakin olun . Bir mesajdaki tonu hemen yakalamanız mümkün olmayabilir. Pişman olacağınız bir yanıt yazmadan önce birkaç kez düşünün.
*Sorularınız anlaşılır ve açık olsun.Sorunun ne olduğunu anlatırken aceleci davranmayın. Yazdıklarınızı önce siz okuyarak anlamaya çalışın.
*Mutlaka teşekkür edin. Edin ki , size yazan kişi yazınızın yerine ulaştığından emin olsun.
Ve size faydalı olan bilgiler için de mutlaka kısa bir teşekkür yazısı gönderin. Bu davranışınız gruptaki motivasyonu yüksek tutacaktır.
*İmzalarınızı kısa tutun. Mesajınızın sonuna eklediğiniz isim/adres bölümü 4 satırı geçmesin.
*Elektronik mektubunuza, aynı normal mektuplarda olduğu gibi, bir selamlama cümlesiyle başlayın. İster "Merhaba" deyin ister "Sevgili Falanca,". Böylece insanları karşılamış olursunuz. Belki devamlı yazıştığınız kişilerle bunu yapmayabilirsiniz ama o zaman bile en azından mektubun başına adını yazın.
*Yazılarınıza mutlaka imza atın.
*Elektronik mektuplarınızın konu alanını ASLA ve de ASLA boş bırakmayın. Konu bölümü çok önemlidir. Subject yani konu kısmı boş olan mail'ler öncelikle viruslü mailler olarak şüphe çekecektir. Bir mektubun konusu, onu diğerlerinden ayırt etmenizi sağlayan bir özelliktir. Bu sayede sizin mektubunuz birçok mektup arasından görünür. Buraya her seferinde "merhaba" yazmayınız!.Konunun özeti mahiyetinde bir başlık yazınız.
*Mektuplarınızı büyük harflerle yazmayın. Normal bir mektupta olduğu gibi büyük ve küçük harfleri kullanarak yazın. Tamamı büyük harflerle yazılmış yazıları okumak hem zordur
hem de akıcılığı azaltır. Ayrıca büyük harfler SANKİ BAĞIRIYORMUŞ GİBİ anlaşılmanıza neden olabilir. Mektuplarınızı tamamen küçük harflerle de yazmayın.
*Mektuplarınızın bir satırında 70-75 karakterden fazla karakter olmasın. Yazdığınız mektubu okuyacak olan kişinin nasıl bir bilgisayardan okuyacağını bilemezsiniz. En kötü ihtimalle, bu kişinin mektubunuzu metin temelli bir terminalden okuduğunu varsayabilirsiniz. Bu durumda bir satırdaki karakter sayısının 80'i geçmesi , mektubunuzu okunmaz hale getirebilir.
Bazı mektup programları, gelen bir mektuba cevap vermenizi sağlarken, daha önceki mektubu yeni mektubunuzun içine aktarır. Aktarırken de her satırın başına ">" işareti koyar.
* ">" gibi lüzumsuz ve korkunç bir kirlilik yaratan anlamsız işaretlerdir.
15 Temmuz 2020 Çarşamba
Hostesler seksi kıyafet giymekten şikayetci.
Hong Kong'lu hostesler "seksi" üniformalarından şikayetçi!
Hong Kong’un havayolu Cathay Pacific’in hostesleri, üniformalarının çok seksi olduğunu belirterek yönetimden kıyafetlerinin değiştirilmesini talep etti.
Bluzlarının çok kısa olmasından, yolculara servis yaparken eğildiklerinde bellerinin görünmesinden, eteklerinin ise çok dar olmasından yakınan hostesler, sendika aracılığıyla şirket yönetimine şu mesajı iletti:
"Bunu şirketin özellikle yaptığını düşünüyoruz. Tacize uğruyoruz."
"Bu üniformalarla kesinlikle rahat çalışamıyoruz. Bu nedenle üniformalarımızın değiştirilmesini istiyoruz."
Hong Kong’un havayolu Cathay Pacific’in hostesleri, üniformalarının çok seksi olduğunu belirterek yönetimden kıyafetlerinin değiştirilmesini talep etti.
Bluzlarının çok kısa olmasından, yolculara servis yaparken eğildiklerinde bellerinin görünmesinden, eteklerinin ise çok dar olmasından yakınan hostesler, sendika aracılığıyla şirket yönetimine şu mesajı iletti:
"Bunu şirketin özellikle yaptığını düşünüyoruz. Tacize uğruyoruz."
"Bu üniformalarla kesinlikle rahat çalışamıyoruz. Bu nedenle üniformalarımızın değiştirilmesini istiyoruz."
Mini etekli taraftarlar sahada ofsayta düştü.
Sporun sıcak ve güzel yüzü bayan taraftarlar çok cömertler.
Mini etekli taraftarlar saha'da ofsayta düştü!
foto galerisi.
Sevişme sahneleri işimin bir parçası
‘Aklımızı sevişmekle bozmuşuz’
Begüm Birgören sorulan soruya çok kızdı...
Begüm Birgören, Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayın yapan MBC4 kanalına konuştu. Oyuncu, son filmindeki sevişme sahneleriyle ilgili soru üzerine tepki gösterdi
Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayın yapan MBC4 kanalında Zeynep Özek’in hazırladığı programda, bu hafta Begüm Birgören ve Çağdaş Onur Öztürk röportajı yayınlandı. Kısa süre önce vizyona giren ‘Kendime İyi Bak’ filminde ‘Yeşim’ karakterini canlandıran Birgören, filmde cesur sahneleri bulunduğu hatırlatılınca, “Bu işimin bir parçası, bu tip sorulara ‘Yeter artık’ diyorum” dedi ve ekledi:
BİRGÖREN’İN İSYANI
“Buna hakikaten anlam veremiyorum. Aklımızı sevişmekle bozmuşuz gibi geliyor. Bu benim işimin bir parçası. 40-50 kişinin önünde çektiğim, Begüm’ün zevklerini katma olasılığımın olmadığı bir sahne. Kadın oyuncular bunu senelerdir açıklamaya çalışıyor.”
Filmde ‘Emre’ karakterini canlandıran Çağdaş Onur Öztürk, popüler kültürün dayatmalarının kendisini rahatsız ettiğini söyledi: “Yaptığım işle ön plana çıkmak istiyorum. O yüzden fazla ortalıkta görünmemeye çalışıyorum. Beni seven insanların da bazı şeyleri bilme hakkı olduğunu düşünüyorum. Ama çok naif, çok kısa, çok öz ilerlemeyi tercih ediyorum.”
ŞAŞIRTAN SORU
Arap sunucu Liana Dahdouh, Öztürk’ün Twitter’da “Araplar’ı sevmiyorum” diye yazdığını iddia edince oyuncu, şaşkınlığını gizleyemedi. Öztürk; “O ne biçim şey? Ben ırkçılığa karşıyım. İnsanları, seviyorum. O renk, bu renk, bu milletten, şu milletten gibi bir ayrımı asla kabul etmiyorum. Sizi seviyorum” dedi.
Begüm Birgören sorulan soruya çok kızdı...
Begüm Birgören, Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayın yapan MBC4 kanalına konuştu. Oyuncu, son filmindeki sevişme sahneleriyle ilgili soru üzerine tepki gösterdi
Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayın yapan MBC4 kanalında Zeynep Özek’in hazırladığı programda, bu hafta Begüm Birgören ve Çağdaş Onur Öztürk röportajı yayınlandı. Kısa süre önce vizyona giren ‘Kendime İyi Bak’ filminde ‘Yeşim’ karakterini canlandıran Birgören, filmde cesur sahneleri bulunduğu hatırlatılınca, “Bu işimin bir parçası, bu tip sorulara ‘Yeter artık’ diyorum” dedi ve ekledi:
BİRGÖREN’İN İSYANI
“Buna hakikaten anlam veremiyorum. Aklımızı sevişmekle bozmuşuz gibi geliyor. Bu benim işimin bir parçası. 40-50 kişinin önünde çektiğim, Begüm’ün zevklerini katma olasılığımın olmadığı bir sahne. Kadın oyuncular bunu senelerdir açıklamaya çalışıyor.”
Filmde ‘Emre’ karakterini canlandıran Çağdaş Onur Öztürk, popüler kültürün dayatmalarının kendisini rahatsız ettiğini söyledi: “Yaptığım işle ön plana çıkmak istiyorum. O yüzden fazla ortalıkta görünmemeye çalışıyorum. Beni seven insanların da bazı şeyleri bilme hakkı olduğunu düşünüyorum. Ama çok naif, çok kısa, çok öz ilerlemeyi tercih ediyorum.”
ŞAŞIRTAN SORU
Arap sunucu Liana Dahdouh, Öztürk’ün Twitter’da “Araplar’ı sevmiyorum” diye yazdığını iddia edince oyuncu, şaşkınlığını gizleyemedi. Öztürk; “O ne biçim şey? Ben ırkçılığa karşıyım. İnsanları, seviyorum. O renk, bu renk, bu milletten, şu milletten gibi bir ayrımı asla kabul etmiyorum. Sizi seviyorum” dedi.
1 Haziran 2020 Pazartesi
Fatimanın eli nedir? Nazardan korur mu?
El Sembolü
El motifi genelde duvarlara asılmak üzere yapılan resimlerde kullanılmıştır. Falname’deki bir minyatürde yer alan el motifinde parmakların üstünde yukarıda sözü edilen 5 kişinin adı yazılıdır.
El simgesi ayrıca İslam’a göre en kutsal 2 kadın olan Hz. Fatıma ve Hz. Meryem’in sembolüdür. İnanışa göre Hz. Meryem İsa Mesih’i doğuracağı sırada tuttuğu dal bir el seklini almıştır. Bunun yanısıra el, Hz. Muhammed’in amcası Abbas’ın simgesi olarak da kullanılmıştır. Hangi anlama gelirse gelsin bu simgenin nazarlık olarak insanları kötülüklere karsı koruyacağına inanılmıştır.
El motifinin Hz. Muhammed ve onun ailesine duyulan sevginin bir işareti olarak mezar taşlarına islendiği de belirtilmektedir. Bu mezar taslarının Caferi mezhebine mensup yörelerde yoğunlaştığı görülmektedir. El motifinin aynı zamanda İslam sancağının ellerde taşındığını ve bunun sürekliliğini simgelediği ileri sürülmektedir.
Fatma, kocası Hz. Ali'yi genç ve güzel bir odalıkla görünce o sırada pişirmekte olduğu helvaya şaşkınlıkla elini daldırır ve karıştırmaya başlar. Kocası, durumu fark edince Fatma'nın elini tencereden çıkartır. Fatma'nın eli, yüzyıllardır sahiplerine şans getirdiğine ve onlara sabır ve sadakat erdemleri verdiğine inanılan bir tılsım haline gelir. Bu nesne genellikle 'Fatma'nın Eli' olarak bilinilirse de Araplar arasında 'Hamse Eli' diye anılır. Hamse, 5 demektir ve bir elin parmak sayısını gösterir. Hindu'lar 'Humsa Eli', Musevilerse 'Hameş Eli' ya da 'Miryam'ın Eli' adını vermişlerdir. Kimi kültürlerde yukarıya dönük, kimi kültürlerde aşağıya dönük el şeklinde bulunmaktadır."
Fatıma'nın Eli
Fatıma‘nın Eli, nazarlık olarak ve kötülüklerden korunmak, kem bakışlara karşı kullanılır. Hz. Muhammed‘in kızı Hz. Fatıma‘ya gönderme yapılır. Fatıma‘nın eli şans getiren bir tılsım olarak da kullanılmaktadır. Eski Türk‘lerde de Umay Ana‘nın elidir. Umay Ana sıkıntıda ve doğum yapmakta olan kadınlara yardım eder. Fatıma‘nın eli, birçok kültürde, kapılara çizilir. Endülüs‘teki Elhamra Sarayı‘nın girişindeki büyük taş el bir tılsımdır ve en güzel bir örnektir. Yaygın olarak kullanılan nazarlık ve takıdır.
Fatıma’nın elinin kem gözlerden koruduğuna inanılmaktadır. Kapı girişlerinin üzerine kötülükleri koruma amacıyla islenen motif biçimsel olarak Arapça harflerle “Ya Allah” yakarışını anımsatmaktadır.[9][6]
Fatıma'ya yönelik anlatılan mit şöyledir:
"Tanrı kâinatı yarattığında, daha siyah parçaları yokken, yer ve gök su iken, Kandilde bir Nur parladı. Bu nur’un içinde bir kadın gözüktü. Başında bir Taç, 2 kulağında 2 Küpe, belinde de bir Kemer vardı. Cebrail Nur içinde Kadın’ı görünce şaşkınlığa düştü. Hakk’a niyaz etti, kim olduğunu bilmek istedi.
Hakk’tan bir nida geldi; dedi: “Ey Cibril, O, Cennetin Seyyidesi Fatıma-tüz Zehra’dır.”
Cibril sual etti: “Ey Tanrım, ne kadar güzeldir.”
Tanrı buyurdu: “Biz O’nu nur âlâ nur’dan yarattık.”
Cibril sual etti: “Ya Rab, başındaki nedir?”
Tanrı buyurdu: “Başındaki Taç, Tac-ı Devlettir ki bu Muhammed Mustafa’dır.”
Cibril, belindekini sual eyledi.
Hakk buyurdu: “Ya Cibril, belindeki de Kemer olup, Fatıma’nın helâli olan Ali’dir.”
Cibril sual etti: “Kulaklarındaki nedir?”
Hakk buyurdu: “Şebber-ü Şübber (Hasan ve Hüseyin) Cennetin Efendileri.”
Bu mitik anlatımda Fatıma, başında tâcıyla bir kraliçe olarak tanımlanır. Nasıl ki Meryem Ana’ya cennetin kraliçesi denir, aynı şekilde Hz. Muhammed de Fatıma’nın cennet kadınlarının efendisi olduğunu söyler. Babası Hz. Muhammed, ona ayrıca “Ümmü Ebîha” yani "Babasının Annesi" takma adını verir. Ayrıca Hz. Muhammed'in soyu "kevser" olarak nitelenen Fatıma'dan devam eder ve kâh bereket kâh şifa için "Fatıma'nın Eli"nden yardım istenir. Bu benzerlikler ve niteliklerden hareketle Ana Tanrıça arketipiyle Fatıma arasında bir bağ kurulabileceği öne sürülür.[10]
Annemarie Schimmel de, "Tanrı'nın Yeryüzündeki İşaretleri" adlı eserinde Fatma'nın Eli'nin önemine dikkat çekiyor:
"Parlak gümüş ya da altın mücevherler üzerine kazınan ya da kırmızı boyayla çizilen, bazen de evi koruması için duvara çizilen 'Fatma'nın Eli', İslam dünyasında en sevilen muskalardan birine kaynak olmuştur. Bu el, genellikle Sufilerin kullandıkları asa ya da değneklerin baş tarafını oluşturur. Ayrıca Ali ya da 12 İmam'ın isimleri, bazen metal bir 'Fatma'nın Eli'nin üzerine kazınır".
Anadolu'nun pek çok yerinde Fatma'nın Eliyle ilgili inançlar mevcut. Konu hakkında görüşlerini aldığımız Prof. Dr. Beyza Bilgin, halk arasında genellikle kolye olarak kullanılan Fatma'nın Eli'ndeki 5 parmağın, sülalenin 5 üyesi, Hz. Muhammed, Hz. Fatıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i sembolize ettiğini belirtiyor. "Annem fırına yemek koyarken dahi 'Benim elim değil, Fatma'nın eli koyuyor' derdi. İlaçla geçmeyen ya da ilaca gerek olmayan hastalıkların, Fatma'nın Eli'yle dokunulduğunda, dua okunduğunda iyileşeceğine inanılır" sözleriyse bu inancın ne kadar hayatın içinde olduğunu kanıtlıyor. Prof. Bilgin, Hz. Fatma'nın Hz. Muhammed'in kızı olduğu ve bilgileri ilk elden öğrendiği için önemli olduğunun da altını çiziyor.
Yahudilik'te Hamsa ya da Miryam'ın Eli
Hamsa; İslam ve pagan kültürünün bir ürünü de olmasına rağmen günümüzde Yahudiliğin ve İsrail’in sembolü olarak anılıyor.Açık bir elin içine gömülü olan bir göz şeklinde olan, her kültürde değişik isimleri bulunan Hamsa’nın, Fatma’nın eli ve Miryam’ın eli gibi isimleri bulunuyor. Aynı zamanda İbranicede 5 anlamına “Hamesh” de bu sembol için kullanılan isimlerden biridir.
El motifi genelde duvarlara asılmak üzere yapılan resimlerde kullanılmıştır. Falname’deki bir minyatürde yer alan el motifinde parmakların üstünde yukarıda sözü edilen 5 kişinin adı yazılıdır.
El simgesi ayrıca İslam’a göre en kutsal 2 kadın olan Hz. Fatıma ve Hz. Meryem’in sembolüdür. İnanışa göre Hz. Meryem İsa Mesih’i doğuracağı sırada tuttuğu dal bir el seklini almıştır. Bunun yanısıra el, Hz. Muhammed’in amcası Abbas’ın simgesi olarak da kullanılmıştır. Hangi anlama gelirse gelsin bu simgenin nazarlık olarak insanları kötülüklere karsı koruyacağına inanılmıştır.
El motifinin Hz. Muhammed ve onun ailesine duyulan sevginin bir işareti olarak mezar taşlarına islendiği de belirtilmektedir. Bu mezar taslarının Caferi mezhebine mensup yörelerde yoğunlaştığı görülmektedir. El motifinin aynı zamanda İslam sancağının ellerde taşındığını ve bunun sürekliliğini simgelediği ileri sürülmektedir.
Fatma, kocası Hz. Ali'yi genç ve güzel bir odalıkla görünce o sırada pişirmekte olduğu helvaya şaşkınlıkla elini daldırır ve karıştırmaya başlar. Kocası, durumu fark edince Fatma'nın elini tencereden çıkartır. Fatma'nın eli, yüzyıllardır sahiplerine şans getirdiğine ve onlara sabır ve sadakat erdemleri verdiğine inanılan bir tılsım haline gelir. Bu nesne genellikle 'Fatma'nın Eli' olarak bilinilirse de Araplar arasında 'Hamse Eli' diye anılır. Hamse, 5 demektir ve bir elin parmak sayısını gösterir. Hindu'lar 'Humsa Eli', Musevilerse 'Hameş Eli' ya da 'Miryam'ın Eli' adını vermişlerdir. Kimi kültürlerde yukarıya dönük, kimi kültürlerde aşağıya dönük el şeklinde bulunmaktadır."
Fatıma'nın Eli
Fatıma‘nın Eli, nazarlık olarak ve kötülüklerden korunmak, kem bakışlara karşı kullanılır. Hz. Muhammed‘in kızı Hz. Fatıma‘ya gönderme yapılır. Fatıma‘nın eli şans getiren bir tılsım olarak da kullanılmaktadır. Eski Türk‘lerde de Umay Ana‘nın elidir. Umay Ana sıkıntıda ve doğum yapmakta olan kadınlara yardım eder. Fatıma‘nın eli, birçok kültürde, kapılara çizilir. Endülüs‘teki Elhamra Sarayı‘nın girişindeki büyük taş el bir tılsımdır ve en güzel bir örnektir. Yaygın olarak kullanılan nazarlık ve takıdır.
Fatıma’nın elinin kem gözlerden koruduğuna inanılmaktadır. Kapı girişlerinin üzerine kötülükleri koruma amacıyla islenen motif biçimsel olarak Arapça harflerle “Ya Allah” yakarışını anımsatmaktadır.[9][6]
Fatıma'ya yönelik anlatılan mit şöyledir:
"Tanrı kâinatı yarattığında, daha siyah parçaları yokken, yer ve gök su iken, Kandilde bir Nur parladı. Bu nur’un içinde bir kadın gözüktü. Başında bir Taç, 2 kulağında 2 Küpe, belinde de bir Kemer vardı. Cebrail Nur içinde Kadın’ı görünce şaşkınlığa düştü. Hakk’a niyaz etti, kim olduğunu bilmek istedi.
Hakk’tan bir nida geldi; dedi: “Ey Cibril, O, Cennetin Seyyidesi Fatıma-tüz Zehra’dır.”
Cibril sual etti: “Ey Tanrım, ne kadar güzeldir.”
Tanrı buyurdu: “Biz O’nu nur âlâ nur’dan yarattık.”
Cibril sual etti: “Ya Rab, başındaki nedir?”
Tanrı buyurdu: “Başındaki Taç, Tac-ı Devlettir ki bu Muhammed Mustafa’dır.”
Cibril, belindekini sual eyledi.
Hakk buyurdu: “Ya Cibril, belindeki de Kemer olup, Fatıma’nın helâli olan Ali’dir.”
Cibril sual etti: “Kulaklarındaki nedir?”
Hakk buyurdu: “Şebber-ü Şübber (Hasan ve Hüseyin) Cennetin Efendileri.”
Bu mitik anlatımda Fatıma, başında tâcıyla bir kraliçe olarak tanımlanır. Nasıl ki Meryem Ana’ya cennetin kraliçesi denir, aynı şekilde Hz. Muhammed de Fatıma’nın cennet kadınlarının efendisi olduğunu söyler. Babası Hz. Muhammed, ona ayrıca “Ümmü Ebîha” yani "Babasının Annesi" takma adını verir. Ayrıca Hz. Muhammed'in soyu "kevser" olarak nitelenen Fatıma'dan devam eder ve kâh bereket kâh şifa için "Fatıma'nın Eli"nden yardım istenir. Bu benzerlikler ve niteliklerden hareketle Ana Tanrıça arketipiyle Fatıma arasında bir bağ kurulabileceği öne sürülür.[10]
Annemarie Schimmel de, "Tanrı'nın Yeryüzündeki İşaretleri" adlı eserinde Fatma'nın Eli'nin önemine dikkat çekiyor:
"Parlak gümüş ya da altın mücevherler üzerine kazınan ya da kırmızı boyayla çizilen, bazen de evi koruması için duvara çizilen 'Fatma'nın Eli', İslam dünyasında en sevilen muskalardan birine kaynak olmuştur. Bu el, genellikle Sufilerin kullandıkları asa ya da değneklerin baş tarafını oluşturur. Ayrıca Ali ya da 12 İmam'ın isimleri, bazen metal bir 'Fatma'nın Eli'nin üzerine kazınır".
Anadolu'nun pek çok yerinde Fatma'nın Eliyle ilgili inançlar mevcut. Konu hakkında görüşlerini aldığımız Prof. Dr. Beyza Bilgin, halk arasında genellikle kolye olarak kullanılan Fatma'nın Eli'ndeki 5 parmağın, sülalenin 5 üyesi, Hz. Muhammed, Hz. Fatıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i sembolize ettiğini belirtiyor. "Annem fırına yemek koyarken dahi 'Benim elim değil, Fatma'nın eli koyuyor' derdi. İlaçla geçmeyen ya da ilaca gerek olmayan hastalıkların, Fatma'nın Eli'yle dokunulduğunda, dua okunduğunda iyileşeceğine inanılır" sözleriyse bu inancın ne kadar hayatın içinde olduğunu kanıtlıyor. Prof. Bilgin, Hz. Fatma'nın Hz. Muhammed'in kızı olduğu ve bilgileri ilk elden öğrendiği için önemli olduğunun da altını çiziyor.
Yahudilik'te Hamsa ya da Miryam'ın Eli
Hamsa; İslam ve pagan kültürünün bir ürünü de olmasına rağmen günümüzde Yahudiliğin ve İsrail’in sembolü olarak anılıyor.Açık bir elin içine gömülü olan bir göz şeklinde olan, her kültürde değişik isimleri bulunan Hamsa’nın, Fatma’nın eli ve Miryam’ın eli gibi isimleri bulunuyor. Aynı zamanda İbranicede 5 anlamına “Hamesh” de bu sembol için kullanılan isimlerden biridir.
Otuz yaşına kadar ateistmiş!
"30 yaşıma kadar ateisttim "
Hürriyet Gazaetesinden Ömür Gedik'in sorularını cevaplayan Peker Açıkalın, uzun zaman sonra hayatını anlattı.
Ömür Gedik'in Röportajı:
Başrolünü oynadığın “Gülcemal” vizyona girdi. Gişesi bol olsun dedikten sonra sormak istiyorum, komedi filmlerinin yılında mıyız sence?
- Toplum, morali bozuk olduğu zaman kendini siyasetten spora, spordan sanata atma ihtiyacı hissediyor. Sanat da bu açıdan Türk halkının çok uzak olmadığı bir platform. Özellikle sinema...
Neden özellikle sinema?
- Çünkü Türk insanı her zaman Türk sinemasına saygı duymuş, salonları doldurmuş bir kitle.
Biraz geçmişe dönelim... Gaffur senin efsanevi karakterlerinden. Onun çıkış noktası neydi?
- Ben askerliğimi Foça Dağ Komando Okulu’nda, Güneydoğulu askerlerin eğitmeni olarak yaptım. Dört yıl sürdü. Bu eğitim şınav ya da barfiks çekmek değildi; resim, kitap, müzikle yapılan bir eğitimdi. Her hafta sonu orada o çocuklarla takılıyordum ve hepsinin ne kadar doğal, ne kadar bizden olduğunu fark ettim.
Gaffur nereli?
- Gaffur, Türk... Erzurumlular Erzurumlu diyor, Erzincanlılar Erzincanlı, Niğdeliler Niğdeli. Güneydoğu’ya gittiğimde de herkes “Sen bizdensin” diyor. Gülcemal de aslında böyle bir tip. Köylü bir adamken miras kalıyor, şehre geliyor, bir avukatın yönlendirmesiyle holdingin başına geçiyor ama köyünü ve sevgilisini unutmuyor. Film bu, gayet basit.
Plan yapar mısın yoksa akışına mı bırakırsın hayatı?
- Ben 1988 yılında tüm tiyatro yaşamımı kamera karşısında geçirdim. 1994’te tiyatroyu bıraktım, 2000’den sonra filme başlayacağım dedim ve 19. filmimi çekip tamamladım. Planlıydı her şeyim.
Enerjisi yüksek bir adamsın. Sana ayak uydurmak zor olmalı.
- Ben 51 yaşındayım ama DNA yaşım 24. Beyin yaşı olarak da belki 14... Enerjimi tam yansıttığımda insanlar “Allah’ım bu adam acaba çılgın mı? Yoksa agresif mi, psikopat mı?” diye düşünüyor.
Bazen de fazlasıyla agresif olarak algılanıyorsun.
- Umurumda değil. Bu yolda ilerlemek ve bitirmek istiyorum sanat yaşamımı. İstanbul’dan ayrıldım bile. Sapanca’da kendime bir çiftlik yaptım.
Üç kardeşmişsiniz ve aralarında en afacanı senmişsin. Neler hatırlıyorsun çocukluğundan?
- Evet, üç kardeşiz. En ufak benim. Abim, ablam, ben... Küçüklüğümü net hatırlıyorum; 2,5 yaşında ormana kaçıp bir köpek kulübesine gizlendiğimi, ağaçlara tırmandığımı, ormanda kaybolduğumu... Saykodelik şeyler de vardı.
Ne mesela?
- 10-11 yaşında çıkardım evden, bir trene binerdim. Bir tünelin son ya da ilk istasyonda iner, tünelde trene karşı yürürdüm.
Batıl inançların var mı?
- Yok. Kaldı ki ben 30 yaşıma kadar ateisttim.
Ne değiştirdi seni?
- 30 yaşımdan sonra, bir anda doğanın bana fısıldayan bir varlık olduğunu keşfettim. Ve dedim ki “Bunun bir sebebi olması lazım”... Oturup İncil’i okudum, arkasından Tevrat’ı ve Kuran’ı... Gerçekten Kuran’a gönülden inandım.
Zor günler, ciddi ameliyatlar geçirdin. Nasıl şimdi sağlığın?
- 15 gün oldu yoğun bakımdan çıkalı. Bütün vücudum delik şu an... 300 dikiş var vücudumda.
İlki kalp kriziydi, ya ikincisi?
- Kalp krizi de değil. Bir mitral kapak operasyonuydu. Filmi çekmeden önce girecektim ameliyata ama bekledim. Filmi çektim, ondan sonra gittim hastaneye.
Ama 2011’deki kalp kriziydi...
- Evet, 2011’de kalp krizi geçirdim, ex oldum. İlk ex’im 19-20 saniye olmuş, ikincisi 1 dakikayı geçerken geri döndürmüşler. Ondan sonra kalp pili takıldı.
Ne değişti ondan sonra hayatında?
- Bunun cevabı yok. Sadece uyandığının ilk 3-4 saniyesi farklıydı.
Ne oluyor o anda?
- Merhaba diyorsun. İnanamıyorsun yani. Allah kimsenin başına vermesin.
Aklıma geldi, sen bir ara İzmir’den milletvekili adayı olmuştun... Vaz mı geçtin siyasete atılmaktan?
- Yok. Aslında yine istedim seçimlere katılmayı ama doktorlarım izin vermedi.
Nasıl değerlendiriyorsun sanatçıların politikaya soyunmasını?
- Söyleyecek sözü olan herkesin siyasete girme hakkı vardır. 555 tane nur topu gibi milletvekilimiz var, 550 tane de sözü olacak insan çıksın da bir sanatçı meclisi oluşsun. Ona da Başbakan seçilsin. Somut şeyler sunsunlar bakalım insanlara.
Artık telefon bile taşımadığını biliyorum ama yine de soracağım, sosyal medyayla aran nasıl?
- İnternete daha hayatımda girmedim. Teknoloji özürlüyüm ama bundan dolayı da mutluyum. Çünkü boş zamanlarımda resim yapıyorum. Canım sıkıldığında senaryo yazıyorum. Killi toprak bulduğumda heykel yapıyorum.
Çocuklar kaç yaşında oldu?
- 14 oldu Şeker... Yakut da 8 yaşında.
Nasıl bir babasın?
- Çok kral bir babayım. Gece 11 de giderim, çocuklarıma waffle alır gelirim. Yeter ki istesinler.
Seninle mi yaşıyorlar?
- Genelde benimle... Ama yaşları itibariyle annelerine gitmeleri gereken yaştalar. O konuda bir sorun yaşamıyoruz.
Niran’la (Ünsal) o sorunlu dönemi atlattınız mı yani?
- Adliye koridorlarında iki sanatçı olduğumuz için çok üstümüze geldiler. Yoksa Niran’ın da benim de bir suçumuz yok. Çocuğumuz ortada kalmadı sonuçta. Aslan gibi büyüttük.
Peker bu saçlar neden hep böyle?
- Pis mi?
Hayır... Uzun, asimetrik.
- Ben devamlı saçları uzun yaşayan bir adamım. Aşığım abi, uzun saç insanı gizliyor.
Yaptığın en büyük çılgınlık?
- Geçen ay şunu yaptım; Olimpos’ta bir Zeus çukuru vardır. O çukurun üzerine doğru bir sandal ağacı eğilir. Aşağısı 150 metre. Oraya hamak kurdum, bir gece orada uyudum.
Ya düşsen uykunda?
- Yok, bağladım canım kendimi... Her yerim aparat zaten. Aparatsız dolaşmam, muhakkak bağlanırım.
Ne işin vardı orada?
- Sevgilimle kavga ettim. Çektim gittim. Yağmurlu da bir geceydi. Sırılsıklam oldum.
Kıskanç mısın sen?
- Çok. Her Türk kırosu gibi (gülüyor)... Yanlış anlaşılmasın da çok terbiyesiz ve arsız bir toplumda yaşıyoruz aslında. Güzel her kadına Türk erkeğinin bakış açısı çok hödükçe, çok belden aşağı. Hani örf adet gelenek, annelerimiz, bacılarımız nerede? Sevgilimi alıp bir yere gittiğimde, sevgilime birinin baktığını hissedersem kötü...
Kafa göz girerim demeyeceksin herhalde!
- Yok onu yapmam.
Hürriyet
Hürriyet Gazaetesinden Ömür Gedik'in sorularını cevaplayan Peker Açıkalın, uzun zaman sonra hayatını anlattı.
Ömür Gedik'in Röportajı:
Başrolünü oynadığın “Gülcemal” vizyona girdi. Gişesi bol olsun dedikten sonra sormak istiyorum, komedi filmlerinin yılında mıyız sence?
- Toplum, morali bozuk olduğu zaman kendini siyasetten spora, spordan sanata atma ihtiyacı hissediyor. Sanat da bu açıdan Türk halkının çok uzak olmadığı bir platform. Özellikle sinema...
Neden özellikle sinema?
- Çünkü Türk insanı her zaman Türk sinemasına saygı duymuş, salonları doldurmuş bir kitle.
Biraz geçmişe dönelim... Gaffur senin efsanevi karakterlerinden. Onun çıkış noktası neydi?
- Ben askerliğimi Foça Dağ Komando Okulu’nda, Güneydoğulu askerlerin eğitmeni olarak yaptım. Dört yıl sürdü. Bu eğitim şınav ya da barfiks çekmek değildi; resim, kitap, müzikle yapılan bir eğitimdi. Her hafta sonu orada o çocuklarla takılıyordum ve hepsinin ne kadar doğal, ne kadar bizden olduğunu fark ettim.
Gaffur nereli?
- Gaffur, Türk... Erzurumlular Erzurumlu diyor, Erzincanlılar Erzincanlı, Niğdeliler Niğdeli. Güneydoğu’ya gittiğimde de herkes “Sen bizdensin” diyor. Gülcemal de aslında böyle bir tip. Köylü bir adamken miras kalıyor, şehre geliyor, bir avukatın yönlendirmesiyle holdingin başına geçiyor ama köyünü ve sevgilisini unutmuyor. Film bu, gayet basit.
Plan yapar mısın yoksa akışına mı bırakırsın hayatı?
- Ben 1988 yılında tüm tiyatro yaşamımı kamera karşısında geçirdim. 1994’te tiyatroyu bıraktım, 2000’den sonra filme başlayacağım dedim ve 19. filmimi çekip tamamladım. Planlıydı her şeyim.
Enerjisi yüksek bir adamsın. Sana ayak uydurmak zor olmalı.
- Ben 51 yaşındayım ama DNA yaşım 24. Beyin yaşı olarak da belki 14... Enerjimi tam yansıttığımda insanlar “Allah’ım bu adam acaba çılgın mı? Yoksa agresif mi, psikopat mı?” diye düşünüyor.
Bazen de fazlasıyla agresif olarak algılanıyorsun.
- Umurumda değil. Bu yolda ilerlemek ve bitirmek istiyorum sanat yaşamımı. İstanbul’dan ayrıldım bile. Sapanca’da kendime bir çiftlik yaptım.
Üç kardeşmişsiniz ve aralarında en afacanı senmişsin. Neler hatırlıyorsun çocukluğundan?
- Evet, üç kardeşiz. En ufak benim. Abim, ablam, ben... Küçüklüğümü net hatırlıyorum; 2,5 yaşında ormana kaçıp bir köpek kulübesine gizlendiğimi, ağaçlara tırmandığımı, ormanda kaybolduğumu... Saykodelik şeyler de vardı.
Ne mesela?
- 10-11 yaşında çıkardım evden, bir trene binerdim. Bir tünelin son ya da ilk istasyonda iner, tünelde trene karşı yürürdüm.
Batıl inançların var mı?
- Yok. Kaldı ki ben 30 yaşıma kadar ateisttim.
Ne değiştirdi seni?
- 30 yaşımdan sonra, bir anda doğanın bana fısıldayan bir varlık olduğunu keşfettim. Ve dedim ki “Bunun bir sebebi olması lazım”... Oturup İncil’i okudum, arkasından Tevrat’ı ve Kuran’ı... Gerçekten Kuran’a gönülden inandım.
Zor günler, ciddi ameliyatlar geçirdin. Nasıl şimdi sağlığın?
- 15 gün oldu yoğun bakımdan çıkalı. Bütün vücudum delik şu an... 300 dikiş var vücudumda.
İlki kalp kriziydi, ya ikincisi?
- Kalp krizi de değil. Bir mitral kapak operasyonuydu. Filmi çekmeden önce girecektim ameliyata ama bekledim. Filmi çektim, ondan sonra gittim hastaneye.
Ama 2011’deki kalp kriziydi...
- Evet, 2011’de kalp krizi geçirdim, ex oldum. İlk ex’im 19-20 saniye olmuş, ikincisi 1 dakikayı geçerken geri döndürmüşler. Ondan sonra kalp pili takıldı.
Ne değişti ondan sonra hayatında?
- Bunun cevabı yok. Sadece uyandığının ilk 3-4 saniyesi farklıydı.
Ne oluyor o anda?
- Merhaba diyorsun. İnanamıyorsun yani. Allah kimsenin başına vermesin.
Aklıma geldi, sen bir ara İzmir’den milletvekili adayı olmuştun... Vaz mı geçtin siyasete atılmaktan?
- Yok. Aslında yine istedim seçimlere katılmayı ama doktorlarım izin vermedi.
Nasıl değerlendiriyorsun sanatçıların politikaya soyunmasını?
- Söyleyecek sözü olan herkesin siyasete girme hakkı vardır. 555 tane nur topu gibi milletvekilimiz var, 550 tane de sözü olacak insan çıksın da bir sanatçı meclisi oluşsun. Ona da Başbakan seçilsin. Somut şeyler sunsunlar bakalım insanlara.
Artık telefon bile taşımadığını biliyorum ama yine de soracağım, sosyal medyayla aran nasıl?
- İnternete daha hayatımda girmedim. Teknoloji özürlüyüm ama bundan dolayı da mutluyum. Çünkü boş zamanlarımda resim yapıyorum. Canım sıkıldığında senaryo yazıyorum. Killi toprak bulduğumda heykel yapıyorum.
Çocuklar kaç yaşında oldu?
- 14 oldu Şeker... Yakut da 8 yaşında.
Nasıl bir babasın?
- Çok kral bir babayım. Gece 11 de giderim, çocuklarıma waffle alır gelirim. Yeter ki istesinler.
Seninle mi yaşıyorlar?
- Genelde benimle... Ama yaşları itibariyle annelerine gitmeleri gereken yaştalar. O konuda bir sorun yaşamıyoruz.
Niran’la (Ünsal) o sorunlu dönemi atlattınız mı yani?
- Adliye koridorlarında iki sanatçı olduğumuz için çok üstümüze geldiler. Yoksa Niran’ın da benim de bir suçumuz yok. Çocuğumuz ortada kalmadı sonuçta. Aslan gibi büyüttük.
Peker bu saçlar neden hep böyle?
- Pis mi?
Hayır... Uzun, asimetrik.
- Ben devamlı saçları uzun yaşayan bir adamım. Aşığım abi, uzun saç insanı gizliyor.
Yaptığın en büyük çılgınlık?
- Geçen ay şunu yaptım; Olimpos’ta bir Zeus çukuru vardır. O çukurun üzerine doğru bir sandal ağacı eğilir. Aşağısı 150 metre. Oraya hamak kurdum, bir gece orada uyudum.
Ya düşsen uykunda?
- Yok, bağladım canım kendimi... Her yerim aparat zaten. Aparatsız dolaşmam, muhakkak bağlanırım.
Ne işin vardı orada?
- Sevgilimle kavga ettim. Çektim gittim. Yağmurlu da bir geceydi. Sırılsıklam oldum.
Kıskanç mısın sen?
- Çok. Her Türk kırosu gibi (gülüyor)... Yanlış anlaşılmasın da çok terbiyesiz ve arsız bir toplumda yaşıyoruz aslında. Güzel her kadına Türk erkeğinin bakış açısı çok hödükçe, çok belden aşağı. Hani örf adet gelenek, annelerimiz, bacılarımız nerede? Sevgilimi alıp bir yere gittiğimde, sevgilime birinin baktığını hissedersem kötü...
Kafa göz girerim demeyeceksin herhalde!
- Yok onu yapmam.
Hürriyet
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Etiketler
acil servis
acun ılıcalı
adnan oktar
Adriana Lima
adsense alternatifleri
Ahmet Mümtaz Taylan
aile
aile cinayetleri
ajda pekkan
ak merkez
akmerkez
akp
algı ege
ali ağaoğlu
alişan
Amerikan Müzik Ödülleri
amina gülşe
Amy Willerton
Anastasia Ashley
Anna Sedakova
anne ve bebeği
arda turan
Arzu Yanardağ
Asena Erkin
astroloji
asuman krause
aşk
aşk hayatı
aşk ücgeni
Athena Gökhan
ayşe arman
Azarenka
bacak güzeli
Bade işcil
bade işçil
Başak Dizer
bebek odası
Bekir Aksoy
Belçika
belediye hizmetleri
bengü
bensu soral
beren saat
Berkay
berna arıcı
berrak tüzünataç
besinler
beslenme
beyonce
bikini modelleri
bikinili ünlüler
bilgi
birce akalay
bugün ne giysem
burak özçivit
burcu esmersoy
bursa
bülent ersoy
Büşra Akın
büyük göğüsler
Candice Swanepoel
Caner
Caner Erkin
Cate Blanchett
Ceyda Ateş
ceyda düvenci
ceylan çapa
Christina Aguilera
Cicciolina
cicişler
cinayet haberleri
cinsel dürtüler
cinsellik
cpmfun
Cristiano Ronaldo
Çağla Şikel
çılgın insanlar
çıplak
çıplak fantazi
çıplak kayakcı
çıplak sunucu
dedikodu kazanı
demet akalın
deniz akkaya
Deniz Çakır
deniz seki
Derya Çavuşoğlu
dilara gönder
diyet kürü
diyet ve zayıflama
dizi çekimleri
dizi oyuncusu
diziler
doğal sağlık
doğum
duygu yetiş
dünya haberleri
dünya plajları
dünyadan magazin
Ebru Gündeş
Ebru Şallı
Ece Vahapoğlu
eda taşpınar
eğlence
Engin Altan Düzyatan
engin günaydın
enteresan haberler
enteresan olaylar
enteresan videolar
esra ceyda
esra dermancıoğlu
Esra Ersoy
estetik ameliyatı
et yemekleri
evde elektronik gitar
evlilik
Expressive weave models
facebook
FIFA
firavunun sırrı
foto galeri
foto haberler
Francesca Fioretti
frikik resimleri
futbol taraftarları
futbolcu
futbolcu işleri
galip derviş
gece hayatı
gece partileri
gelinlik
gezi parkı
Gisele Bündchen
gizem karaca
gül yalaz
gülben ergen
gülşen
Güneşi beklerken
güzel kadın
güzel kadınlar
güzel kızlar
güzellik sırları
güzellik yarışması
hadise
hakan kurtaş
hakan yılmaz
hamile ünlüler
Hande Ataizi
Hande Doğandemir
hande yener
Harun Tan
hazal kaya
hülya avşar
hürrem sultan
hüseyin çelik
Irina Shayk
Işıl Rüştü Rençber
iç giyim
ikoncanlar
ilginç fotolar
İlker Aksum
imelih gökcek
inançlar
İnternet
intikam dizisi
İsmail Ege Şaşmaz
istanbul
ivana sert
izzet çapa
James Bond
japon sokak modası
Jennifer Lopez
julia louis dreyfus
kadın
kadın cinayetleri
kadın performansı arttırıcı
kadın ünlüler
kadın ve güzellik
kaldırım belediyeciliği
kalp krizi
kariyer
Kate Middleton
Kate Upton
Katy Perry
kelly brook
kenan doğulu
Kerem Bursin
Kıvanç Tatlıtuğ
kim kardashian
komik videolar
komser
konser
Kraliçe Elizabeth
Kristen stewart
kurban kavurması
lady gaga
madonna
magazin
magazin haberleri
magazinler
malkoç sualp
Marika Fruscio
medcezir dizisi
melekler
melisa aslı pamuk
Meryem Uzerli
Miley Cyrus
mini etek
mini şort modası
Miranda Kerr
Miss Universe Great Britain 2013
moda
moda programları
modacı
muhteşem yüzyıl
Murat Boz
mustafa sandal
mustafa sarıgül
Mustafa Topaloğlu
müjde Ar
müslüman adası
müzik
müzikklibi
müzikklipleri
Nagehan Alçi
narkotik operasyonu
nejat işler
nez
nihat doğan
nostalji
nurgül yeşilçay
nü foto
okan cabalar
Olga Kurylenko
online para kazan
oscar töreni
otomobil
Ozan Güven
öğretmen
örgü modelleri
Örgü videoları
özcan deniz
özge özpirinççi
özge ulusoy
özlem kosova
Özlem Özen
peker açıkalın
Pelin Karahan
phuket adası
Pınar Altuğ
plaj modelleri
podyum
pop müzik
popstar 2013
rahibe
ramazan bayramı
Reality show
Recep İvedik
reklam aşkı
reklamlar
rihanna
rita ora
Russel Brand
Russel Crowe
sağlık
sağlık haberleri
sağlıklı diyetler
sağlıklı yaşama
sahne showları
sanatcı
Sandra Bullock
sarp apak
sarp levendoğlu
seçim anketi
Seçkin Piriler
sefa doğanay
seks kasedi
seksi güzeller
seksi kıyafetler
seksi klipler
selfie
seray sever
serdar ortaç
serenay sarıkaya
Sevda Demirel
sevgili
seyehat
sibel kekilli
simge tertemiz
Sinan Akçıl
sinem kobal
siyaset
skandal haberler
Sofia Jaramillo
sokak modası
songül karlı
sosyetik güzel
spor
spor programı
Sports Illustrated
stajyer avukat
sumru yavrucuk
survivor
survivor 2014
survivor eda
şeyda çoşkun
Şeyma Şener
taksim direnişi
tamer karadağlı
tarih
tarkan
tatil
tatil fotoları
tatil köyleri
tatildeki ünlüler
tesettür modası
topmodeller
tuba ünsal
tuğba altıntop
Tuğba İldiz
Tuğba Melis Türk
turizm
Türk bayrağı
türk dizileri
türk hamamı
türk sineması
türk ünlüler
türkiye
tv
tv dizileri
tv yarışmaları
tv yayınları
tweet
twitter
Tyra Banks
Ünal Silver
üniversiteli gençler
ünlü kadınlar
ünlüler
ünlüler frikikleri
ünlüler gönüllüler
ünlülerin zayıflama sırları
vahide perçin
veda
victoria secret
Victoria's Secret
video
video izle
video klip
wanda nara
wesley sneijder
yabancı diziler
yalan dünya
yaşam
yaşam koçu
yaşam ve insanlar
yeni aşk
yeni magazinler
yerel seçim anketi
yerli diziler
yılbaşı kutlaması
Yiğit Özşener
yolanthe cabau
yolsuzluk
zahide yetiş
zayıflama
zıyıflama diyeti
Выразительные модели плетения